- Adım
- Cihan
- Cihazım
- Xiaomi 14 Ultra
- Konum
- Fransa
- Katılım
- 29 Temmuz 2019
- Konular
- 103
- Mesajlar
- 2.911
- Çözümler
- 16
- Tepkime puanı
- 2.992
- Puanları
- 188
Yıl olmuş 2020 halen yüzde kaçı yerli tartışması yapılıyor. Bence çok boş bir tartışma, rekabetin hat safhada olduğu bir zamanda %100 yerli üretim yapan firma ya cahildir işten anlamaz yada rekabet gibi, yenilikçilik gibi bir derdi yoktur. Zaten bildiğim kadarıyla böyle bir firma yok. Bu durum sadece motorlu araçlarda değil her konuda böyledir. %100 yerli üretim diye hayal görmenin bir anlamı yok, böyle bir üretiminde zaten imkanlar olsa bile yapılacağını sanmıyorum.
En temelden ele alırsak, falancı markayla birebir aynı fabrikayı kurdun diyelim. Hammadde de var elinde. Fakat üretimi yapmak için falancı marka işçilerine 3 lira harcarken, senin işçilerin de senden 5 lira isterken nasıl falancı firmalarla rekabet edeceksin.
Sanayi devileri bile malzemeyi orada burada üretip kendi ülkesinde topluyorken, sen daha yarışa dün girip de bu gün herşeyi ben yaparım nasıl diyebilirsin ki. Sonuçta ortada olan bir gerçek var bir malzemeyi X ülkesinde üretirsen 10 lira masraf, Y ülkesinden üretirsen 20 lira masraf. Ülkemizde ki bir işçinin bir günlük yevmiyesi karşılığında 3-4 gün çalışan insanların olduğu ülkeler var.
Falancı ispanyol markasından don almaya kalk eğer don da made in turkey yazıyorsa 10 liraya satılıyor aynı don da made in myanmar yazıyorsa 5 liraya satılıyor.
Bir diğer nokta istisnaları saymazsak, bizim millet sözde milliyetçilik yapıyor fakat iş icraata geldi mi kendi malına pis kaka diyip yine gidiyor gavur malına sarılıyor.
Gözümle gördüm bir örnek, aynı üretimden çıkan tişört ve pantolon birine Ecem tekstil markası basılıyor 5 liraya sağda solda satışa çıkıyor alan yok, falancı ünlü giyim markası basılıyor aynı ürün 4 misli fiyata mağazalarda yok satıyor. Sebep ? "Onda Türk firma ismi yazıyor dandiktir o"
Zaten artık üretim yapanda kalmadıya doğru düzgün, hep tüketim sektörlerine yatırım yapıyoruz, üretim sektörüne yatırım yapan yok.
Adam elinde olan parasını gidiyor eve, arsaya, altına yatırıyor boş boş bekletiyor, gidiyim de bu parayla küçük bir üretim atölyesi kurayım birşey üreteyim hem piyasaya katkım olsun hemde sermayemi 3'e 4'e katlayım gibi bir fikir sahibi yok.
Ülkede 10 milyon memur yetişiyorsa 3 milyon mühendis yetişiyor. Neden? Memur olup, sigortalı iş sahibi olup salla başını al maaşını saat 4:30 da giy ceketi bekle.
Bu yüzdende bazı konularda özelleştirmeyi çok savunuyorum ben. Bir işi özelleştirdiğiniz zaman adam elemana çalışıyorsan çalış, çalışmıyorsan kaybol gözüm görmesin diyor.
Devlet işinde, gelsin çaylar, gitsin kahkahalar, gır gır, şamata ohh matine yeri gibi mübarek.
Hem kişisel hemde toplum olarak iş ahlakımızı ve ufkumuzu geliştirmezsek, rekabete, riske girmezsek yerli üretim denen şey bir hayaldir baka bir şey değil. Herşeyi devletten beklemek bence nankörlüktür. Üretim yapan yerli şirket yoksa, yerli mühendisler de olmaz, yerli üretimde. Bizim mühendisler gidip Amerikan, Alman firmalarında fikirlerini ve işlerini hayata geçiriyor, kimisi ülkesinde imkan bulamadığından gidiyor kimisi şahsi çıkarlarından gidiyor.
%100 yerli üretim bekleyenler kusura bakmasın da ya çok dar görüşlüler yada kendilerinde öz güven eksikliği mevcut.
Herşey mükemmel değil ülkede, fakat el de olana sükretmek ve onu yermek yerine yüceltmek için hem kişisel hemde toplumca bir şeyler yapmak gerek. Elden hiç bir şey gelmiyorda, imkan yoksa en azından birşeyler yapmaya çalışanları yermek yerine destek olmak gerekli.
Her konuda, devleti aşşağılayanları art niyetli ve yapıcılıktan uzak görüyorum, amaçları birşeyleri düzeltmek değil yermek, küçük göstermek, bozgun yapmak, amaçları devleti değil aslında kişileri aşşağılamak fakat kişiyi ve devleti ayırt edecek kadar akıl sahibi değiller ve anlamadıkları konu şu kişileri aşağılayacağız diye devleti aşağılıyor ve devleti aşşağılarken de ülkeyi aşağılıyorlar, çünkü ülkeyi temsil eden devlettir. Devlete namussuzlar dersen, sen ülkeyi de namuzsuz sınıfına koyarsın.
Görüş bildirmek, eleştiri yapmak başka bir şeydir, aşağılamak, küçümsemek, hakaret etmek başka birşeydir. Biri yapıcıdır, diğeri yıkıcır. Bunun ayrımını yapamayan kişi ve kişilerin ne sesini duyacaksın nede adam yurduna koyup onları dinleyeceksin.
TRT'nin yaptığı Osmanlı dizilerine hakeretler, alaylar ederken. Netflix'in yaptığı rezillikleri alkışlayıp, "Helal olsun harika" diyen millette yine bizim milletimiz malesef. Eleştiriyi, Aşağılamayı, Yüceltmeyi, Yükseltmeyi malesef ayarında yapamıyoruz hep bir partizanlık, hep bir taraf var.
Yaşadığım şehirde camii de bile falancılar bir tarafta, filancılar diğer tarafta namaz kılıyor. çünkü insanımız malesef partizanlıkla, görüş sahibi olmayı ayırt edemiyor. Ya şucu olacaksın ya bucu başka seçeneğin yok.
Evet medya her zamanki gibi sansasyon ve magazinel şekilde işliyor ki zaten adamların kazancı buradan geliyor. O yüzden zaten medya ya diyecek laf yok, zaten herşey ortada, ilgi çekmek adına gerçekleri, sansasyonlar ile değiştirip, süsleyip tekrar tekrar ortaya sürüyorlar. Fakat millet yemese adamlar sunmaz, millet yiyor ki adamlarda sunuyor.
Neyse en son daimi olduğum forumdan, konuşmalarım yüzünden atıldım zaten, burdan da şutlanmayaşım çok konuşup, boş yapmayalım sonuçta teknoloji forumundayız, aracın teknolojik yönünden bahseden kimse yok. Herkes hammeddeyle kafayı bozmuş.
En temelden ele alırsak, falancı markayla birebir aynı fabrikayı kurdun diyelim. Hammadde de var elinde. Fakat üretimi yapmak için falancı marka işçilerine 3 lira harcarken, senin işçilerin de senden 5 lira isterken nasıl falancı firmalarla rekabet edeceksin.
Sanayi devileri bile malzemeyi orada burada üretip kendi ülkesinde topluyorken, sen daha yarışa dün girip de bu gün herşeyi ben yaparım nasıl diyebilirsin ki. Sonuçta ortada olan bir gerçek var bir malzemeyi X ülkesinde üretirsen 10 lira masraf, Y ülkesinden üretirsen 20 lira masraf. Ülkemizde ki bir işçinin bir günlük yevmiyesi karşılığında 3-4 gün çalışan insanların olduğu ülkeler var.
Falancı ispanyol markasından don almaya kalk eğer don da made in turkey yazıyorsa 10 liraya satılıyor aynı don da made in myanmar yazıyorsa 5 liraya satılıyor.
Bir diğer nokta istisnaları saymazsak, bizim millet sözde milliyetçilik yapıyor fakat iş icraata geldi mi kendi malına pis kaka diyip yine gidiyor gavur malına sarılıyor.
Gözümle gördüm bir örnek, aynı üretimden çıkan tişört ve pantolon birine Ecem tekstil markası basılıyor 5 liraya sağda solda satışa çıkıyor alan yok, falancı ünlü giyim markası basılıyor aynı ürün 4 misli fiyata mağazalarda yok satıyor. Sebep ? "Onda Türk firma ismi yazıyor dandiktir o"
Zaten artık üretim yapanda kalmadıya doğru düzgün, hep tüketim sektörlerine yatırım yapıyoruz, üretim sektörüne yatırım yapan yok.
Adam elinde olan parasını gidiyor eve, arsaya, altına yatırıyor boş boş bekletiyor, gidiyim de bu parayla küçük bir üretim atölyesi kurayım birşey üreteyim hem piyasaya katkım olsun hemde sermayemi 3'e 4'e katlayım gibi bir fikir sahibi yok.
Ülkede 10 milyon memur yetişiyorsa 3 milyon mühendis yetişiyor. Neden? Memur olup, sigortalı iş sahibi olup salla başını al maaşını saat 4:30 da giy ceketi bekle.
Bu yüzdende bazı konularda özelleştirmeyi çok savunuyorum ben. Bir işi özelleştirdiğiniz zaman adam elemana çalışıyorsan çalış, çalışmıyorsan kaybol gözüm görmesin diyor.
Devlet işinde, gelsin çaylar, gitsin kahkahalar, gır gır, şamata ohh matine yeri gibi mübarek.
Hem kişisel hemde toplum olarak iş ahlakımızı ve ufkumuzu geliştirmezsek, rekabete, riske girmezsek yerli üretim denen şey bir hayaldir baka bir şey değil. Herşeyi devletten beklemek bence nankörlüktür. Üretim yapan yerli şirket yoksa, yerli mühendisler de olmaz, yerli üretimde. Bizim mühendisler gidip Amerikan, Alman firmalarında fikirlerini ve işlerini hayata geçiriyor, kimisi ülkesinde imkan bulamadığından gidiyor kimisi şahsi çıkarlarından gidiyor.
%100 yerli üretim bekleyenler kusura bakmasın da ya çok dar görüşlüler yada kendilerinde öz güven eksikliği mevcut.
Herşey mükemmel değil ülkede, fakat el de olana sükretmek ve onu yermek yerine yüceltmek için hem kişisel hemde toplumca bir şeyler yapmak gerek. Elden hiç bir şey gelmiyorda, imkan yoksa en azından birşeyler yapmaya çalışanları yermek yerine destek olmak gerekli.
Her konuda, devleti aşşağılayanları art niyetli ve yapıcılıktan uzak görüyorum, amaçları birşeyleri düzeltmek değil yermek, küçük göstermek, bozgun yapmak, amaçları devleti değil aslında kişileri aşşağılamak fakat kişiyi ve devleti ayırt edecek kadar akıl sahibi değiller ve anlamadıkları konu şu kişileri aşağılayacağız diye devleti aşağılıyor ve devleti aşşağılarken de ülkeyi aşağılıyorlar, çünkü ülkeyi temsil eden devlettir. Devlete namussuzlar dersen, sen ülkeyi de namuzsuz sınıfına koyarsın.
Görüş bildirmek, eleştiri yapmak başka bir şeydir, aşağılamak, küçümsemek, hakaret etmek başka birşeydir. Biri yapıcıdır, diğeri yıkıcır. Bunun ayrımını yapamayan kişi ve kişilerin ne sesini duyacaksın nede adam yurduna koyup onları dinleyeceksin.
TRT'nin yaptığı Osmanlı dizilerine hakeretler, alaylar ederken. Netflix'in yaptığı rezillikleri alkışlayıp, "Helal olsun harika" diyen millette yine bizim milletimiz malesef. Eleştiriyi, Aşağılamayı, Yüceltmeyi, Yükseltmeyi malesef ayarında yapamıyoruz hep bir partizanlık, hep bir taraf var.
Yaşadığım şehirde camii de bile falancılar bir tarafta, filancılar diğer tarafta namaz kılıyor. çünkü insanımız malesef partizanlıkla, görüş sahibi olmayı ayırt edemiyor. Ya şucu olacaksın ya bucu başka seçeneğin yok.
Evet medya her zamanki gibi sansasyon ve magazinel şekilde işliyor ki zaten adamların kazancı buradan geliyor. O yüzden zaten medya ya diyecek laf yok, zaten herşey ortada, ilgi çekmek adına gerçekleri, sansasyonlar ile değiştirip, süsleyip tekrar tekrar ortaya sürüyorlar. Fakat millet yemese adamlar sunmaz, millet yiyor ki adamlarda sunuyor.
Neyse en son daimi olduğum forumdan, konuşmalarım yüzünden atıldım zaten, burdan da şutlanmayaşım çok konuşup, boş yapmayalım sonuçta teknoloji forumundayız, aracın teknolojik yönünden bahseden kimse yok. Herkes hammeddeyle kafayı bozmuş.