Üreten kazanır. Satan kazanır. Aracı kazanır. İthal eden kazanır. Kaybeden kim? Ülkemizde üretime ağırlık verilmezse sürekli kaybetmeye mahkumuz. Bu olay sadece telefon yada elektronik ürünlerde değil birçok üründe böyle. Ben gıda üzerine ticaret yapıyorum. Biz pilavlık bulguru yurt dışından ithal edip Karaman da çuvallayıp millete sattıktan sonra bu çark böyle döner gider. Üreten sürekli kazanır. Tüketenin ise şuanki durumda olduğu gibi cebindeki para erir gider. Nasıl mı 3 ay önce xiaomi telefon almaya niyetlendim 1600 TL idi şuan 1800 TL cebimdeki 200 TL buhar oldu. 5 LT ayçiçek yağı alma niyetim var markete girdim 3 ay öncesine göre 5 TL artmış 5 TL de buhar oldu vs. vs. İnsanları tembelliğe alıştırarak bu işin içinden çıkamayız. İnsanlara teşvik diye kredi verip ileriye dönük borçlandırarak bu işin içinden çıkamayız. Benzin 5,20 TL motorin 4,50 TL. 1,50 TL ye alıp başka ülkeye 2,00 TL den veriyoruz. Peki biz niye 3,00 TL değilde 5,20 TL den alıyoruz. Yapalım bakalım 2,00 TL indirim ne olacak çiftçi maliyetimi alamıyorum diye tarlayı ekmez oldu. Bir taraftan çiftçiye teşvik diye kredi verip diğer taraftan verdiğin krediyle çiftçiye bankadaki kredi borcunu öde demek olmaz. Sağ elle verip sol elle almayla bu işler olmaz. Sistemi gözden geçirmek lazım.
hocam dediklerinizin bir kısmına katılırım. keşke 2-3tl ye benzini mazotu alabilsek. unuttuğunuz birşey var ama. bu ülke Recep Tayyip Erdoğan zamanında, koalisyon dönemindeki gibi ilerlese idi şuan 1 dolar 6-7.000.000tl civarında, asgari ücret 800-900.000.000tl civarında, 20-30 sene önce yapılan projelerde %2-3 ilerleme, hastanelerde ilaç kuyruğu, doktor kuyruğu, doktora ameliyat yapması için 3-5.000.000.000tl, mazotun litresi 10.000.000tl hakeza benzin öyle, uçak biletleri 500.000.000tl den başlar, çiftçiye ve üretime bırak %0 fark ile kredi vermeyi hiç kredi yok, işsizlik maaşı diye birşey yok vs. vs. daha çok şeyler yazılabilir.
Hocam yanlış anlaşılmasın. Ben sistemdeki olumsuzlukların düzeltilmesinden bahsettim. Bende sizin dediğinizin bazılarına katılırım ama katılmadığım noktalar var. Erdoğanı 15 yıldır destekleyen biri olarak konuşuyorum. Eleştirmemiz gereken yerleri eleştirmeliyiz. Sağlıkta bir devrim oldu doğru ama benim şuan aile hekimim yok ilçe merkezinde doktor yok. Karnımdan ağrı tuttuğunda 180 km uzaklıktaki merkeze kendimi atabilirsem belki kurtulurum. Şehir hastanesi iyide kırsal kesimede bakmak lazım. Öğretmene zorunlu görev var doktora niye yok? Aile hekimi yanlış. Bemim kışın bir hafta yolum açılmadı. 26 Km uzaklıktaki ilçeden bir grayder gönderemediler. 4 yıl öncesinde hergün sabah belediye temizliğini yapardı. yerel yönetim belediyelerin kaldırılması yanlış. Üst kesime teşvik var alt kesime teşvik var orta kesime gelince kırk dereden kırk su getir belki olur? iMF borcumuzu ödedik ama nerden geldi bu para şuan çıkıp 10 kişiye sorsak 5-6 tanesinin bankaya kredi borcu çıkar. Ben bir esnaf olarak senin verginde biraz indirim yapalımda sana teşvik olsun diyen yok. Ama alınan abartılı vergilerle öbür taraftaki kişilere (sözde ihtiyaç sahibi deniyor bunlara alakası yok) sosyal yardımlaşma ev alıyor daha benim evim yok adam evi aldı içine oturdu. Bedava yaşantı admı işe çağırıyoruz 100 TL yevmiye ben gitmem arkadaş devlet beni besliyor ihtiyacım yok diyor. Bende kapıya kilidi vurup gidip sosyal yardımlaşmaya iflas ettim yardım edin bana mı demem lazım. İşverenler çalıştıracak işçi bulamıyor peki bu çalışmayanlar ne yeyip içiyor hiç merak ettin mi? Yanlışı eleştirmezsek o yanlış gün gelir toplumun doğrusu olur. Yani şu yazdıklarımın hepsi yanlışsa demekki bende bir problem var. Selametle.
Tek başımıza ülkeyi düzeltemeyiz diye kimse doğruyu konuşmasın ozaman. Bimer'e kaç kere yazdık. Bimer topu kendi belediye başkanına, belediye başkanı danışmanına, danışmanı size, sizde tekrar bimer'e. Sonuç yine başa döndük. Senin dediğin gibi davrandıkça pirinci başkaları yer, bizede o senin bahsettiğin pirincin içindeki taşları yemek düşer. Evinden çocuğunu hasta olarak çıkarıp şehir hastanesine yetişebilmek derdindeyken yolda hoca selasını verirse belki ozaman beni anlarsın. Bu konuda böyle uzar gider gerek yok lafa söze. Sabaha kadar konuşsak yine olmaz.